Ece'yle deniz tatilinden sonra yaptığımız bir akvaryum ve parmak kuklaları...
MIT Media lab'ın bir projesi: Recompose
Eceyle deneyimlerimizde doğru yolda olduğumuzun bir örneği...
BU TÜR ETKİNLİKLER İLE GELİŞEN BECERİLER:
- Bilimsel: malzemenin değişimini incelemek, katı-sıvı-katı, sorgulama ve öngörme becerileri kazanmak
- Edebi: dil gelişimi. kaygan, sıvı, katı, soğuk, sıcak gibi ve küçük iş alanından, oyuncak ve figürlerle hikaye geliştirme ve anlatma becerileri kazanmak.
- Matematik: hacim, kapasite, ölçme ile ilgili konuşmak ve bunları öğrenmek: jel ya da hamurla, un ve suyla vb.
- Duyusal: malzemeleri dokuları, duyular ile keşfetmek nesneler, şeyler nasıl kokar, ne hissettirir, ne renktir? Hakkında konuşmak. Renkleri doku ve hisleri öğrenmek.
- Yaratıcılık: farklı malzemeleri biraraya getirerek yeni duyumlar yaratmak, oyuncakları kullanarak hikaye anlatma becerisi kazanmak.
Annem, babam ve diğerleri Ece’nin tasarımcı-sanatçı vb olması için
onunla bu yaratıcı aktiviteleri yaptığımızı düşünüyor:
Kendini tanıması ve geliştirmesi için
bilimsel bir eğitim yöntemi bu...
Gelişmemiş ve Gelişmiş kültürlerdeki bireyler arasındaki fark da işte bundan kaynaklanıyor.
üretim ve kopya,
üretim ve kopya,
yaratıcılık ve taklit,
fikir üretimi ya da ezber...
Bir tarafta Bireyin her alanda yaratıcı olabilmesi,
ürün ve değer geliştirebilmesi için olduğu kadar
aslında en önemlisi kendini tanıması ve geliştirmesi için
sanat-temel sanat eğitiminin gereğini bilen bir kültürel yaklaşım;
Kendini malzeme ekolojisti olarak tanımlayan
MIT araştırmacılarından Neri Oxman'ın dijital malzemeyle tasarladığı kask.
bizim çalışmalarımız işte bu yolda!
ki demokrasi dahil bu kültürel yaklaşımla oluşuyor:
birey olabilmekle, her bireyin farklı olduğunu, böylece saygıyı öğrenebilmekle.
MIT Media Lab, da geliştirilen hissedilebilen Şehir LAbında
geliştirilen bir proje.
eceyle çalışmalarımıza benziyor:)
tamam bir basamak üstü olabilir :)
diğer tarafta sanatın "s" sinden anlamayan insanlar-mimarlar-tasarımcılar yetiştiren;
kopyacı, ezberci,
kopyacı, ezberci,
kendisini tanımayan sınırlarını bilemeyen,
ama önemli biri olmaya çalışan, olmayınca da "önemli biri"y miş gibi davranan,
alenen yalan söyleyen
alenen yalan söyleyen
yine MIT ve İpek Pavillon, Enstelasyonu.
dijital olarak dokunuş ipekböceği
Silkworm fiber on digitally fabricated yapısı, 2013bizim çalışmalarımıza yaklaşıyor:)
birey olamamış biat kültürü egemenliğinde
hiç bir konu hakkında fikri olmayan
başkasının-larınınn önünde eğilen ve tekrarlayan zavallı insancıklar.
inançlarının ne olduğu başka dilde olduğu için neye inandığını bile bilemeyen
tv filmlerinde klasik ressamların tablolarında çıplak görünen kısımları kapatan!
hatta bunun ne tuhaf ve çılgınca olduğunu bile anlamayan geri kafalar.
Aslında bu tür aktiviteler
dünyayı tanımanın ve ona yaratıcı katılımın en önemli kaynağı olduğu için
tüm
dünyada eğitimciler tarafından kullanılıyor.
Oysa bizler çocukların büyümesi için sadece zaman geçiriyoruz.
en önemli öğrenmenin, en kapsamlı gelişimin bu çağda gerçekleştiğini bile bile...
evimizin, elimizin pislenmesini çocuğumuzun gelişiminden önde tutuyoruz.
Algı oyunlarının okul öncesi
çocuklar için neden önemli olduğunu
Amanda Morgan (www.notjustcute.com)
şöyle açıklıyor:
“Bebekler görme,
koklama, duyma, hissetme, ve tatma duyuları ilk günden itibaren donanmışlardır.
Bu duyuları dünyayı ve kendilerini tanıyabilmek için kullanırlar.
her yeni
malzemeyi keşfetmek için ellerini herşey sokmaya çalışırlar.
Dünyaya dair,
yeni bilgileri onlar bu şekilde
edinirler.
Onlar dersler
ile değil deneyimle öğrenirler.
Ellerini anlamlı
deneyimler için kullanırlar.
Biz onlara neler
olup bittiğini açıklarken sadece ikincil bir bilgi verebiliriz;
Birincil öğrenme
kendi duyargalarıyla gerçekleşir.
Bu demek oluyor
ki duyularını kullanmak için kendi
patikalarını oluştururlar.
Duyusal
deneyimler ebeveynlerin ve yaşıtlarının iskelesiyle birleşince
Çocuklar daha zeki hale gelirler.
Zeka işlemleri
çok daha keskin olur.
Duyularını
kullanmada iyileştikçe duyularıyla öğrenmede de bir o kadar ileri giderler.
Duyu oyunları bilimsel işlemin
parçalarıdır.
Çocuk kendi kendine,
Kavrama, koklama, duyma, dokunma,
ovalama, tadına bakma yollarıyla araştırmaya iten sorular geliştirir.
Ve duyularını kullanarak bu soruların
yanıtlarını toplar ve çözüm geliştirirler.
beş duyu için yapılanan duyu – algı karışımları;
tarçın kokulu oyun hamuru, ya da
bloklardan kurduğu kulenin yıkılırken çıkardığı ses, parmaklardaki boya gibi.
Çocuk ne kadar katılımcı olursa o kadar çok öğrenir.”
konuyla ilgili sevgili Bilge'nin makalesini de linkte bulabilirsiniz:
Doç. Dr. Bilge YAĞMURLU - Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü
"Okul öncesi dönemde çocuğun gelişimi ve ilerleyen psikoloji araştırmaları"
http://www.hurriyet.com.tr/egitim/24404678.asp
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder